4 Mayıs 2025 Pazar

Gödel-Turing Ontolojisi: Çelişki, Eksiklik ve Sonsuzluk Olarak Varlık

 


**Önsöz: Sorunun Kalbine Yolculuk**

**Varlık nedir?**

Felsefenin en kadim sorusu budur. Ancak klasik ontolojiler, varlığı genellikle mutlaklık, düzen ve birlik üzerinden düşünmüşlerdir. Oysa çağdaş mantık ve bilim, bu düşünceyi kökten sarsmıştır.

Kurt Gödel ve Alan Turing'in büyük keşifleri bize yeni bir kapı araladı. Gödel, eksiklik ve tamamlanamazlık zorunluluğunu; Turing ise durmama ve karar verilemezlik ilkesini ortaya koydu.

Bu yazıda, bu iki büyük keşfi ontolojinin merkezine taşımakta ve yepyeni bir yorumla ontolojik bir temellendirme sunmaya çalışacağım:

**Varlık, çelişki ve eksiklik zorunluluğunda, ezelî ve ebedî bir açıklıktır.**

**I. Varlığın Çelişkisel Yapısı: Fark ve İlişkinin Zorunluluğu**

"Yeterince güçlü ve tutarlı bir biçimsel sistem, kendi tutarlılığını kendi içinde kanıtlayamaz."

 **Gödel, 2. Eksiklik Teoremi**

Varlık ilişkisiz düşünülemez. Daha önce de birçok kere belirttiğim gibi, varlık ve ilişkinin aynı şey olduğu fikri üzerinde duruyorum. Çünkü ilişki ve etkileşim yoksa, o şey hakkında konuşulamayacağı gibi, o şeyin varlığı üzerine de konuşulamaz, düşünülemez.

İlişki ise fark demektir. Çünkü bir şeyin başka bir şey ile ilişkisi, otomatikman bir fark oluşturur. Çok basit bir örnek vermek gerekirse: Bulunduğunuz ortama sizden başka bir insan daha katılırsa, ortamda o insanla ilişkinizden dolayı sizde, o kişide ve ortamda bir fark meydana gelecektir. Bu fark, değişimi zorunlu hale getirecektir.

Değişim ise aslında bir nevi tutarsızlıktır, yani çelişkidir. Çünkü bir fark ve buna bağlı bir değişim için şeylerin aynı olmaması, yani tutarsız/çelişik olması zorunludur. Aynılık mutlaklık oluşturacağı için, mutlaklık değişmezliğin garantisi olur ve hiçbir şekilde bir oluş ve ilişki meydana gelemez. Bu durumda hiçlik hâkim olur.

Bu bağlamda, varlığın/ilişkinin oluşlar meydana getirebilmesi için tutarsız/çelişik olması gerekir. Çünkü aynılık oluş meydana getiremez. Mutlaklık barındırır ve bu tutarsızlık/çelişki tamamen ontolojik bir zorunluluktur.

Baştan da belirttiğim gibi, bu fark ve tutarsızlık olmasaydı ve varlık mutlak olsaydı, oluş, yani ilişkinin kararlı hale geldiği düğümler asla meydana gelemezdi. Yani bizler olamazdık. Bu yüzden varlık **tutarsızlık/çelişkidir** diyorum.

**II. Varlığın Eksikliği: Tamamlanamamanın Ontolojik Gerekliliği**

"Yeterince güçlü, tutarlı ve biçimsel bir aritmetik sistemde, o sistemin içinde doğruluğu kanıtlanamayan doğru önermeler zorunlu olarak vardır."

 **Gödel, 1. Eksiklik Teoremi**

Varlık tamamlanamaz. Çünkü tamamlanmak demek, o şeyin artık kapalı, ilişkisiz ve herhangi bir oluş meydana getiremeyeceği anlamına gelir. Yani artık bir statiklik, değişimsizlik, mutlaklık söz konusudur ve böyle bir ortamda, bu varlık mutlak hale gelir. Bu da artık "varlık" diye bir kavramın olmadığı bir duruma işaret eder.

Bu durumu bir düşünce deneyiyle pekiştireyim:

Varsayımsal olarak evrende mutlak bir düzen olduğunu düşünelim. Mutlak düzen dediğimiz şey ancak mutlak sıfırla oluşabilecek bir durumdur. Böyle bir durumda evren, tüm bileşenlerine kadar donacak; hiçbir hareket, etkileşim ve enerji alışverişi olmayacaktır. Yani tam bir ilişkisizlik meydana gelecektir ve bu da bir hiçlik anlamına gelir.

Tabii bu sadece bununla sınırlı kalmayacaktır. Mutlak düzenin oluşabilmesi için evren bütün enerjisini harcayacak ve bu düzenin korunması çabası mutlak entropiyi doğuracaktır. Bu da yine mutlak sıfır durumu, yani ilişkisizliğin olduğu bir duruma yol açacaktır. Yani sonuç yine bir hiçliktir.

Bu bir varlık paradoksudur. Fakat bildiğiniz gibi, bu iki durum da evrenimiz açısından imkânsızdır. Çünkü sıfır noktası enerjisi evrenimizin mutlaklığa ulaşmasını engeller. Böylece varlık (ilişki) var olabilmek ve var kalabilmek için **tutarsızlık ve eksikliği** sonsuza değin devam ettirir.

Çünkü:

**Eksiklik, varlığın var kalmasının zorunlu koşuludur.**

**Tutarsızlık ise varlığın var olma koşuludur.**

**Mutlaklık ise varlığın yok olduğu haldir.**


**III. Turing Durma Problemi ve Ontolojik Sonsuzluk**

Alan Turing, yeterince güçlü ve biçimsel sistemlerin kendi haklarında karar veremeyeceklerini ve bazı işlemlerin sonsuza dek süreceğini göstermiştir. Bu, durmamanın ve sonsuzluğun zorunluluğudur.

Varlık da böyledir: Kendisi hakkında bütün kararları veremez ve bu varlığın zorunluluğunu garanti altına alır. Yani varlık zorunludur. Çünkü var olmak ve var kalmak konusunda kendi üzerinde herhangi bir söz hakkı yoktur. Bu söz hakkının olmayışı, oluştan oluşa geçişte onun sonsuzluğunu sağlar.

Gündelik hayatta da bu böyledir. Mesela kendimizle ilgili bütün kararları kendimiz veremeyiz. Örneğin yemek yediğimizde sindirim sistemimiz üzerinde bir karar yetkimiz yoktur. Çünkü (buraya dikkat!) varlığını devam ettirebilmek ve var kalabilmek için sistem bağımsız çalışır.

İşte varlığın hep var olması ve var kalması konusunda da aynı şekilde, kendi hakkında bütün kararları verememesi durumu söz konusudur.

> **Varlık tamamlanamaz → Sonsuz olmak zorundadır.**

> **Sonsuz → Ezelî ve ebedî demektir.**

> **Varlık, Turing durma problemi gibi sonsuza dek süren bir oluş zorunluluğudur.**


**IV. Sonuç: Varlığın Üçlü Ontolojik Koşulu**

Varlık:

* **Çelişkilidir / tutarsızdır → Çünkü vardır.**

* **Eksiktir → Çünkü sürekli oluş içindedir ve sonsuzdur.**

* **Kendi hakkında bütün kararları veremez → Çünkü varlığı ve var kalması zorunludur.**

Bu yüzden:

**Varlık = Çelişki + Eksiklik + Kendi hakkında bütün kararları verememesi**

Ve:

 **Hiçlik = Mutlaklık → İlişkisizlik → İmkânsızlık**

Bu nedenle:

**Varlık → Zorunlu ve sonsuzdur.**

**Kapanış: İlişkisel Ontolojinin Zaferi**

Leibniz şöyle demiştir:

 "Neden hiçbir şey yerine bir şey var? Yeterli neden... varoluş nedenini kendi içinde taşıyan zorunlu bir varlık olan bir maddede bulunur."

Ancak Leibniz'in yeter sebep ilkesi olarak, "sebebi kendinde olan bir varlık" önermesi, maalesef zorunlu varlık gibi hatalı bir sonuca yol açmıştır.

Bu yazıda da belirttiğimiz gibi, bir şeylerin neden var olduğunu, zorunlu bir varlık ile değil, **mutlaklığın imkânsızlığı**  yani olmayan bir ontoloji ile açıklamanın daha doğru olacağı kanaatindeyiz ki buda yeter sebeb ilkesini olmayan bir şey yapmış olur.

Gödel ve Turing ile biçimsel sistemlerin sınırlarını göstermeye çalıştık. Varlık da tıpkı o sistemler gibi çelişki ve eksiklik içinde, mutlaklıktan azade ve sonsuz açıklıkta var olmak zorundadır.

Bu ontolojik zorunluluk, evrenin asla tamamlanamayacağını ve asla ilişkisizleşemeyeceğini —yani mutlaklaşamayacağını— göstermektedir.

Böylece:

 **Varlık → Çelişki, eksiklik ve kendi hakkında tüm kararları verememesinin ezelî ve ebedî dansıdır.**

**Saygılarımla.**


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

NESNE, ÖZNENİN ESİRİDİR

  Klasik Ontolojinin Krizi ve İlişkisel Varlığın İmkânı 1. Tanım ve Tahakküm: Bilgi mi, İktidar mı? İnsan zihninin en temel eğilimlerind...