Bu konuda iki temel kamp vardır: Yoktan Yaratılışçılar ve Vardan Varoluşçular.
Öncelikle, yoktan yaratma kavramını açıklamalıyız. Burada "yaratma" kelimesini teolojinin kullandığı anlamda ele alacağım, çünkü kelimenin kökeni bir şeyin yarılarak oluşmasını ifade eder. Ancak günümüzde bu kavram genellikle yoktan yaratma anlamında kullanılır. Ben de bu nedenle "yaratma" kelimesiyle yoktan yaratmayı kast edeceğim. Peki, yoktan yaratma nedir? Bilindiği üzere, bu kavram Tanrı’nın kendi varlığının olduğu ama başka hiçbir şeyin olmadığı bir yokluk ortamında bir şeyler yaratmasını ifade eder. Yani, Tanrı’nın sıfırla sıfırı çarparak bir elde ettiği iddiasıdır. Peki, bu ne kadar mümkündür? Bana göre, bu mümkün değildir, çünkü evrende hiçlik imkânsızdır. Neden mi? Hiçlik, geleneksel anlamda varlığın tamamen yokluğu olarak tanımlanır; ne madde ne enerji ne de herhangi bir şeyin olmadığı bir durumdur. Ancak, vakum enerjisi kavramı, fiziksel olarak tamamen boş bir uzayın bile enerji barındırdığını gösterir ve bu durum, hiçliğin aslında hiç de "hiç" olmadığını ortaya koyar. Dolayısıyla, Tanrı bile bir şeylerle etkileşmek veya kendini parçalara ayırmak zorundadır; aksi takdirde yaratma fiilini gerçekleştiremez. Eğer Tanrı bir şeylerle etkileşiyorsa, bu etkileştiği şeyler var olan şeylerdir ve bu durumda yokluk söz konusu olamaz. Eğer Tanrı kendinden parçalar yaratarak varlıkları oluşturuyorsa, bu durumda Tanrı bile bir bütün değil, bileşenlerden oluşan bir varlıktır. Bu nedenle, yoktan yaratma kavramı bana göre imkânsızdır.
Gelelim vardan varoluş fikrine: Buradaki temel soru şudur; var olan bir şey tekrar var edilebilir mi? Cevap, hayır. Var olan bir şey zaten vardır ve var olan şeylerden yeniden bir şey yaratmak mümkün değildir; ancak bir şeyler oluşturulabilir. Bir örnekle açıklayayım: Temel parçacıkların varlık olduğunu varsayalım. Bir elektrondan bir elektron daha var edemezsiniz, ancak kuarklar ve elektronlarla bir atom oluşturabilirsiniz. Buradaki atom, bir varlık değil, bir oluşumdur, çünkü yeterli kuvvet uygulanırsa parçalanabilir ve bu durumda bir bozuluş elde edersiniz; ama elinizdeki temel parçacıklar kalmaya devam eder. Dolayısıyla, vardan var edilemez; ancak varlık, çeşitli etkileşimler ve ilişkiler yoluyla bir oluş meydana getirebilir.
Kendimce geliştirdiğim üçüncü bir yol daha var; bu yol, varlığın hep var olmasından dolayı ne vardan var edilebileceği ne de yoktan yaratılabileceği fikridir. Tabii ki burada temel bir soru ortaya çıkıyor: Bu dünyada olan bitenler nasıl gerçekleşti? Kendi fikrimce açıklamaya çalışayım. Yukarıda belirttiğim gibi, varlık hep vardır ve varlık, bence bir sistem barındırmayan, bölünemeyen, parçalanamayan, oluş ve bozuluş yaşamayan, ancak birbiriyle etkileşerek oluşlar meydana getiren ve bu oluşlar ise zaman içinde bozuluşlar yaşayıp tekrar varlığı açığa çıkaran süreçlerle açıklanabilir.
Son olarak, varlığın hep var olmasının temellendirilmesi gereklidir. Bildiğiniz üzere, 2022 Nobel Ödülleri, evrenin yerel gerçekçi olmadığını adeta kanıtladı. Fizikte gerçeklik, bir şeyin sizin varlığınızdan bağımsız olarak var olması ve o özellikleri barındırmasıdır. Ancak yerel gerçeklik ihlalleri, bize böyle bir gerçekliğin olmadığını ve gerçekliğin, ölçüm (en az iki şey arasında olan bir süreç) ve ilişkiler yoluyla ortaya çıktığını anlatır. Burada asıl referans noktası, ölçüm öncesi durumların bir bilgi eksikliğinden kaynaklanmadığını belirtmektir. Peki, ölçüm öncesi ile ilgili durumlar bir bilgi eksikliğinden kaynaklanmıyorsa, bu, ölçüm öncesinde bilgi denen bir şeyin olmadığının ifadesi değil midir? Bu durumda, ölçüm öncesi diye bir şey yoktur ve bu da bize varlığın hep var olduğunu, hiçliğin ise söz konusu dahi olmadığını anlatır.
Sonuç olarak, Vardan Var Olmaz: Hiçliğin Olmadığı Bir Yerde Yaratılış Konuşulamaz. Bu konuda iki kamp vardır: Yoktan Yaratılışçılar ve Vardan Varoluşçular. Ancak ben, bu iki fikrin de yanlış olduğu görüşündeyim. Benim bulunduğum taraf, hiçliğin imkânsızlığından dolayı yaratılışın imkânsızlığı ve varlığın hep var olmasından dolayı vardan var olunamayacağıdır. Çünkü "vardan var olma" ifadesi, mantıksal bir çelişki barındırır. Var olan şey, var olamaz, zaten vardır; ancak var olandan bir oluş meydana gelebilir. Ayrıca, var olan şeyler yok olmaz; bizim "yok oluş" dediğimiz şey, bir bozuluştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder