18 Ağustos 2024 Pazar

Nesnellik, Öznellik ve Sosyolojik Yapılarda Tahakküm: Kültleşme, Kutsallık ve Aşkınlık

 


Giriş

Toplumların kuralları, değerleri ve normları zamanla nesnel gerçeklikler olarak kabul edilir ve bu kavramlar, toplumsal yapıların temel taşlarını oluşturur. Ancak, bu nesnel gerçekliklerin zaman içinde kültleşmesi, kutsallaşması ve aşkınlaşması, bireylerin özgürlüğü üzerinde ciddi kısıtlamalar doğurabilir. Bu makale, nesnelliğin sosyolojik açıdan nasıl tahakküm aracına dönüştüğünü, kültleşme sürecini ve neden öznelliğin toplumsal yapılar için daha işlevsel bir temel oluşturduğunu irdelemektedir.

Nesnelliğin Statik ve Değişmez Doğası

Nesnellik, genellikle önyargı ve subjektif etkilerden arınmış, evrensel doğruluk ve gerçeklik olarak tanımlanır. Bu tanım, toplumsal bağlamda statik ve değişmez bir nitelik taşıdığında, bireylerin özgürlüğünü kısıtlayıcı bir hale gelebilir. Toplumlar, nesnel olarak kabul edilen kurallar ve değerlerle şekillenirken, bu kuralların zamanla tartışılmaz ve kutsal hale gelmesi, bireylerin yenilikçi fikirlerine ve öznel deneyimlerine kapalı bir yapı oluşturur.

Nesnelliğin Kültleşmesi, Kutsallaşması ve Aşkınlık Kazanması

Zamanla, toplumlar nesnellik adı altında, çıkar ilişkilerine dayalı  kültler oluşturur ve bu kültler zamanla toplumsal normlara dönüşür ve nesnel gerçeklik olarak kabul edilir. Bu kabul, toplumda bir kutsallaşma sürecini başlatır. Kutsallaşma, bir kavramın veya değerin, toplumun genel kabulüyle zamanla aşkın bir statü kazanması anlamına gelir. Bu aşkınlık, o kavramın veya değerin sorgulanamaz ve değiştirilemez hale gelmesine yol açar. Bu süreçte, nesnellik aşkınlık kazanır; yani, toplumsal ve bireysel düzeyde insanın ötesinde, erişilemez bir gerçeklik olarak algılanmaya başlar. Bu aşkınlık, bireylerin kendi öznel deneyimlerini ve yenilikçi fikirlerini baskılar, çünkü bu yeni fikirler, kutsallaşmış nesnel gerçekliklerle çelişir.

Öznellik: Toplumsal Yenilenmenin Temeli

Öznellik, bireylerin kendi deneyimlerine, duygularına ve düşüncelerine dayanan bir bakış açısını temsil eder. Bu bakış açısı, toplumsal normların ve kuralların sürekli olarak yenilenmesi ve güncellenmesi için bir temel oluşturur. Öznelliğin kabul edilmesi, toplumların dinamik ve özgür kalmasını sağlar, çünkü bireylerin yeni deneyimleri ve görüşleri dikkate alındıkça, toplumsal yapı da bu doğrultuda evrilir. Örneğin, bir dönemde yeşil domatesin yenmesi yaygın bir uygulama olabilirken, zamanla bireylerin olgun domatesin daha lezzetli olduğunu keşfetmesi, bu normu değiştirebilir.

Nesnelliğin Tahakküm Aracına Dönüşmesi

Nesnelliğin sosyolojik bir kavram olarak kabul edilmesi, zamanla tahakküm aracı haline gelebilir. Nesnel olarak kabul edilen normlar ve değerler, bireylerin özgürlüğünü kısıtlayabilir ve toplumsal yapının statikleşmesine neden olabilir. Bu durum, toplumsal değişimin önünde bir engel oluşturur ve bireylerin kendilerini ifade etme ve yenilikçi fikirlerini ortaya koyma özgürlüğünü sınırlar. Nesnelliğin kültleşmesi ve kutsallaşması, bireylerin bu normları sorgulama cesaretini kaybetmesine ve toplumsal yapının durgunlaşmasına yol açar.

Öznelliğin Nesnelliğe Dönüşmesi ve Toplumsal Yenilenme

Öznellik zamanla nesnelliğe dönüşebilir. Bir bireyin öznel deneyimi veya görüşü, toplumsal normlar haline geldiğinde nesnel bir gerçeklik olarak kabul edilebilir. Ancak, bu dönüşüm sürecinde öznelliğin sürekli olarak korunması, toplumsal yapının yenilenebilir ve özgür kalmasını sağlar. Bu nedenle, öznelliğin toplumların temeli olarak kabul edilmesi, bireysel özgürlüklerin ve toplumsal gelişimin korunması açısından önemlidir.

Sonuç

Nesnellik, sosyolojik açıdan statik ve değişmez bir kavram olarak ele alındığında, bireylerin özgürlüğü üzerinde tahakküm oluşturabilir. Bu tahakküm, nesnelliğin zamanla kültleşmesi, kutsallaşması ve aşkınlık kazanmasıyla daha da güçlenir. Ancak, öznelliğin toplumların temelinde yer alması, bireysel özgürlüklerin korunmasını ve toplumsal yapıların sürekli yenilenmesini sağlar. Sonuç olarak, toplumsal normların ve değerlerin öznellik temelinde sürekli olarak gözden geçirilmesi, toplumların dinamik kalmasını ve bireylerin özgürlüğünü güvence altına alır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

NESNE, ÖZNENİN ESİRİDİR

  Klasik Ontolojinin Krizi ve İlişkisel Varlığın İmkânı 1. Tanım ve Tahakküm: Bilgi mi, İktidar mı? İnsan zihninin en temel eğilimlerind...