5 Eylül 2025 Cuma

YENİ BİR ÖZGÜR İRADE TANIMI

Özgür İrade Üzerine Yeni Bir Tanım: Bilinç ve Sorumluluk:

Özgür irade tartışmaları yüzyıllardır süregelen en kadim felsefi sorunlardan biridir. Klasik tanıma göre özgür irade, herhangi bir içsel ya da dışsal etkiden bağımsız olarak karar verebilme yetisidir ki bu saçma salak tanım üzerinden üretilen tartışmaları malesef tebessümle (aslında artık alay etmeliyim sanırım) izlemekteyim. Bu tanım ilk bakışta cazip görünse de, insana uygulandığında ciddi sorunlar barındırır. Çünkü insan daima doğanın yasaları, biyolojisi, toplumsal çevresi ve bilinçdışı süreçleriyle ilişki içindedir. Herhangi etkiden bağımsız olmak, aslında insanı insan yapan tüm boyutlardan soyutlamak anlamına gelir.

Dahası, “herhangi etkiden bağımsız” olmak karar verememeyi de beraberinde getirir. Çünkü karar almak, her zaman bir bağlam, bir referans noktası gerektirir. Tamamen etkisiz, ilişkisiz bir durumda verilen bir karar mümkün değildir. Bu açıdan bakıldığında, klasik tanım özgür iradenin varlığını değil, özgür iradenin imkânsızlığını tarif etmektedir.


Yeni Bir Tanım: Bilinçli Sorumluluk:

Bu açmazı aşmak için özgür iradeyi yeniden tanımlamak gerekir. Burada özgür irade, seçimden ziyade bilinç ile ilgilidir.

"Özgür irade, verilen kararın bilincinde olmaktır, yani bilerek karar vermektir"

Bu tanım, seçimi tamamen dışlamaz; ancak özgür iradenin özünü seçmekte değil, verilen kararın bilincinde olmakta bulur. Kararın bilincinde olmak, o kararın sonuçlarının da öngörüyor olmak demektir. Dolayısıyla özgür irade, kişinin kendi kararının bilincinde olmasından dolayı doğan yada doğacak sonuçların sorumluluğunu üstlenebilmesidir.

Bu yaklaşım özgürlüğü daha önce tanımlandığım gibi sorumluluk kavramıyla da çelişmez, aksine onu tamamlar. Özgürlük, sorumluluk olmadan boş bir soyutlama olarak kalırken; özgür irade, sorumluluğun bilinçli bir biçimde üstlenilmesiyle gerçeklik kazanır.


Nörobilimsel Destek:

Bu tanım yalnızca felsefi bir öneri değildir. Çağdaş nörobilim araştırmaları da bu yaklaşımı destekler niteliktedir.

Haynes (2015): Klasik Libet deneylerinin iddia ettiği gibi tüm kararların bilinçten önce verildiği fikrine temkinli yaklaşır. Özellikle veto sürecine dikkat çekmiştir. İnsanlar, başlamış bir kararı bilinçli olarak engelleyebilir. Bu durum, bilincin sadece pasif bir gözlemci değil, aktif bir müdahil olduğunu ortaya koyar. Karar sürecindeki bu bilinçli frenleme mekanizması, özgür iradenin sorumlulukla bağını güçlendirir.

Schurger et al. (2012): Hazırlık potansiyeli uzun süre “bilinçten önce verilen kararın işareti” olarak yorumlanmıştı. Schurger ve ekibi ise farklı bir açıklama getirdi: hazırlık potansiyeli aslında özel bir karar sinyali değil, beyindeki rastgele nöral dalgalanmaların bir eşiği aşması sonucu ortaya çıkan birikimdir. Bu nedenle hazırlık potansiyeli, özgür iradenin yokluğunu kanıtlamak zorunda değildir; daha çok beynin eyleme hazır olma durumunu ifade eder.

Shum (2024): Daha yakın tarihli bu araştırma, kararın başlangıç potansiyelinin (readiness potential) bilinçle ilişkilendirilebileceğini göstermiştir. Bu, kararların yalnızca bilinçdışı nöral hazırlıklardan doğmadığını, bilinçli süreçlerin en başından itibaren etkili olabileceğini gösterir. Böylece karar verme süreci baştan sona bilinçle iç içe düşünülebilir.

Ancak burada önemli bir uyarı yapmak gerekir: Nörobilimsel veriler hâlâ kesinlik değil, eğilim ve yorum sunmaktadır. Hem Schurger’in (2012) biriktirici modeli hem de Shum’un (2024) çalışması, özgür iradenin bilinçli süreçlerle ilişkili olabileceğini düşündürür; fakat bu bulguların yoruma açık olduğunu ve tek başına nihai sonuç sağlamadığını unutmamak gerekir.

Bu bulgular birlikte değerlendirildiğinde, bilinç hem kararın başlangıcında hem de sürecin gidişatında rol oynamaktadır.

Özgür İrade Bir Süreçtir:

Bütün bunlardan hareketle özgür irade, tek bir anlık seçim değil, bilinçli sorumlulukla işleyen bir süreçtir:

Başlangıç (Niyet): Kararın ortaya çıkışı bilinçle yönlendirilebilir.

Sürdürme (Karar): Karar alınırken kişi sürecin farkındadır.

Veto (Durdurma): Karar devam ederken bilinç gerektiğinde süreci engelleyebilir.

Bu üçlü yapı, özgür iradeyi soyut bir mutlaklık olmaktan çıkarır, somut bir bilinçli farkındalık sürecine dönüştürür.


Sonuç:

Özgür irade, herhangi etki olmadan seçme gücü değildir. İnsan zaten etkiler ve ilişkiler ağı içinde var olur. Özgür irade, bu ağ içinde kararlarının bilincinde olmak ve bu bilinçlilikten dolayı olası spnuçları öngörmek ve sorumluluğunu üstlenmektir.

Kısacası:

Özgür irade = verilen kararın bilincinde olmak, bilerek karar vermektir.

Bu tanım, hem klasik metafiziğin çıkmazlarını aşar hem de çağdaş nörobilim bulgularıyla uyumlu, sorumluluk merkezli bir perspektif sunar.

Saygılarımla

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

BİLİNÇ ÜSTÜNE

1. Bilinç (consciousness) Bilinç davranışın ve deneyimin farkında olmaktır. Yani dış dünyada bir şeyleri algılamak, onlara tepki vermek ve b...