24 Mart 2025 Pazartesi

A Prirori Kavramına Farklı Bir Bakış Açısı

 


1. A Priori Nedir?

A priori, en genel anlamıyla, deneyimden bağımsız olarak bilinebilen bilgi anlamına gelir. Yani, duyusal deneyime başvurmadan, salt akıl yoluyla ulaşılabilen bilgi türüdür. Klasik felsefede Kant, a priori bilgiyi, deneyimden önce ve zorunlu olarak doğru olan bilgiler şeklinde tanımlamıştı. Matematik, mantık ve bazı temel metafizik ilkeler bu kategoriye girer.

Ancak burada şu soruyu sormak gerekir: Gerçekten hiçbir deneyime dayanmayan bir bilgi var mı?

Bu noktada iki farklı bakış açısı vardır:

  1. A Priori Bilgi Gerçekten Deneyimden Önce mi Gelir?

-Matematiksel ve mantıksal ilkeler deneyimden bağımsız olarak bilinir mi?

-Evrende bizden önce matematiksel nesneler ve ilkeler var mıydı?

  1. Matematik ve Mantık Deneyimden Türeyen Kavramlar mı?

-Belki de tüm bilgi, etkileşim ve deneyimlerimizden ortaya çıkan soyutlamalardır.

-Eğer öyleyse, o zaman a priori bilgi kavramı problemli hale gelir.

2. '2' Kavramı Ontolojik Bir Varlık mı?

Şimdi daha spesifik bir konuya gelelim: '2' sayısı gerçekten evrende var mı, yoksa bizim soyutladığımız bir kavram mı?

Burada iki temel pozisyon vardır:

  1. Matematik Evrende Bağımsız Bir Gerçekliktir ki bu 2 sayısının ontolojisi vardır anlamına gelir (Platoncu Görüş)

-"2" insan zihninden bağımsız olarak evrende zaten vardır yani ontolojik bir varlıktır. Biz sadece onu keşfederiz.

-Eğer "2" evrenin bir parçasıysa, biz onu tanımlamasak bile var olmalıdır.

-Evrende sayılar fiziksel bir gerçeklik olarak mı bulunur.

  1. Matematik İnsan Zihninin Bir Ürünüdür (Nominalist Görüş)

-"2" fiziksel dünyada kendi başına var değildir; biz onu nesneler arasında ilişki kurarak oluştururuz.

-Eğer matematiksel kavramlar zihinsel soyutlamalarsa, o zaman "2" biz olmadan var olamaz.

-Farklı kültürlerin farklı sayı sistemleri geliştirmesi bu görüşü destekler.

İlişkisel ontoloji açısından bakarsak, "2" sayısının evrende kendiliğinden var olmadığını, ama nesneler arasındaki belirli ilişkilerden doğduğunu söyleyebiliriz.

3. '2' Evrensel mi?

Bu noktada "evrensellik" kavramını sorgulamak gerekir: Bir şeyin evrensel olması, onun isminin evrensel olmasını mı gerektirir, yoksa içeriğinin mi?

-"2" kelimesi farklı dillerde değişir (iki, two, duo, اثنان), ama temsil ettiği ilişki değişmez.

-Ancak bazı kültürlerde "2" çoğul olarak kabul edilirken (Türkçe ve İngilizce), Arapçada ikilik özel bir form olarak ele alınır.

-Bu, dilin kavramları nasıl şekillendirdiğini gösterir, ancak kavramın altında yatan ilişkisel yapıyı değiştirmez.

O halde '2' kavramı, ontolojik olarak değil, bilişsel ve kültürel bağlamda evrenseldir. İnsan zihni nesneleri kategorize ederken "2" kavramını üretir.

4. '2' Kavramı ile Hiç Karşılaşmamış Bir İnsan Ne Yapardı?

Bu soruyu sorduğumuzda iki olasılık belirir:

  1. Eğer '2' evrensel bir gerçekse, herkes doğal olarak '2'yi oluşturmalı.
  2. Eğer '2' insan kültürüne bağlıysa, sayılarla hiç karşılaşmamış bir insan farklı bir etiketleme yapabilirdi.

Gerçekten de, Amazon’daki Pirahã Kabilesi gibi bazı ilkel toplumlar sadece "bir" ve "çok" kavramlarına sahip. "2" gibi soyut sayılar kullanmıyorlar. Bu, "2"nin doğal bir bilgi değil, kültürel bir yapı olduğunu gösterir.

Bu yüzden şu sonuca varabiliriz: '2' sayısını öğrenmemiş biri, iki nesneyi fark edebilir ama onları '2' olarak adlandırması zorunlu değildir. Farklı sistemler geliştirebilir. Yani, matematik kültürel olarak şekillenmiş bir yapı olabilir.

5. Çelişmezlik İlkesi ve Üçüncü Halin Olasılığı

Çelişmezlik ilkesi (A ≠ ¬A, yani bir şey hem doğru hem yanlış olamaz) klasik mantığın temel taşlarından biridir. Ancak kuantum mekaniği ve bulanık mantık, bu ilkeyi sorgulatabilecek örnekler sunmaktadır.

Örneğin, 90 derece açılımlı bir kapıyı ele alalım: Klasik mantıkta kapı ya açıktır ya kapalıdır, ama 45 derecede "yarı açık-yarı kapalı" gibi bir ara durum ortaya çıkar. Bu durumda çelişmezlik ilkesinin kesin olarak geçerli olmadığı bir alan açılır. Demek ki bir şey A ≠ ¬A, yani bir şey hem doğru hem yanlış olamaz, fikri a priori olmaktan ziyade bizim şeylerle kurduğumuz ilişkilerden kaynaklanan durumları, belirleme faaliyetidir.

Benzer şekilde kuantum süperpozisyonu, bir parçacığın aynı anda hem A hem de ¬A durumunda olmasını mümkün kılar.

- Elektronlar hem saat yönünde hem de saat yönünün tersine spinli olabilir.
- Fotonlar hem dalga hem parçacık gibi davranabilir.
- Schrödingerin kedisi hem canlı hem ölü olabilir.

Bu, klasik mantığın çelişmezlik ilkesinin evrensel olmayabileceğini yani a priori olmayabileceğini  ve alternatif mantık sistemlerinin var olabileceğini düşündürmektedir.

6. Sonuç: Matematik, Mantık ve Ontoloji Birbirine Bağlı mıdır?

- '2' kavramı insan zihninin nesneler arasındaki ilişkileri kavramsallaştırmasıyla ortaya çıkar.
- Evrende nesneler olabilir, ama "2" kendi başına fiziksel bir varlık değildir.
- Çelişmezlik ilkesi belirli bağlamlarda geçerli olsa da, süperpozisyon gibi kavramlar klasik mantığın sınırlarını göstermektedir.
- O halde, mantık ve matematik, evrenin kendisinden türeyen yani apriori şeyler olmaktan ziyade, insan zihninin dünyayı anlamlandırmak için geliştirdiği sistemlerdir ve bence a priori kavramı artık geride bırakılması gereken bir kavram olabilir.

-İnsan deneyimden önce konuşamaz ve asla deneyimden önce düşünemez, deneyim ise o şeyle olan ilişkiniz ve bu ilişkinin oluşturduğu süreçtir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

NESNE, ÖZNENİN ESİRİDİR

  Klasik Ontolojinin Krizi ve İlişkisel Varlığın İmkânı 1. Tanım ve Tahakküm: Bilgi mi, İktidar mı? İnsan zihninin en temel eğilimlerind...